9 Ocak 2013 Çarşamba

İnsan beyni kapasitesi, İnsan ne kadar hatırlar neleri hatırlar?

Bilgileri beynimize kodlamayı, muazzam büyüklükte sabit diski olan bir bilgisayara bilgi kaydetmeye benzetebiliriz. Yüzlerce bilgisayar dosyasını etiketlemek ve doldurmak için bir sistemimiz olmazsa sabit diskteki belli bilgileri bulmakta ve geri getirmekte zorlanırız. Benzer şekilde, bir bilgiyi kolayca hatırlamamız ya da beynimizden geri getirmek de o bilgiyi kodlamaya ne kadar çaba harcadığımıza bağlıdır.

İki tür çaba harcayarak kodlama yöntemi bulunmaktadır: Sürekli tekrar ve özümleyerek tekrar.

SÜREKLİ TEKRAR

Bir bilgiyi, örneğin bir telefon numarasını sadece kısa bir süre için hatırlamak için en iyi yöntem bilgiyi tekrarlamaktır. Sürekli tekrar, yeni bir çağrışım oluşturmak yerine bilgiyi sadece tekrarlamayı tanımlar. Sürekli tekrarlama, bir bilgiyi kısa süreli bellekte daha uzun süre tutmak, örneğin bir telefon numarasını çevirene kadar birkaç saniye boyunca hatırlamak için uygundur.

Ancak, telefon numarasını daha sonra hatırlamak istiyorsak, sürekli tekrarlama yöntemi uygun bir kodlama yöntemi değildir çünkü telefon numarasının nereye kodlanacağını takip eden bir sistem içermez. Eğer telefon numarasını uzun bir süre boyunca hatırlamak istiyorsak ve sürekli defterden bakmak istemiyorsak özümleyerek tekrarlama denilen başka bir çaba harcayarak kodlama yöntemini kullanmamız gerekir.

ÖZÜMLEYEREK TEKRAR

Kodlamak ve uzun bir süre hatırlamak istediğimiz birkaç telefon numarası, dersler ve kitaplardan öğrendiğimiz çok miktarda bilgi var. Bir şeyi hatırlamak için en iyi yöntem, bilgiyi özümleyerek tekrarlama yöntemi ile kodlamadır.

Özümleyerek tekrarlama, hatırlamak istediğimiz yeni bilgiler ile uzun süre bellekte bulunduğundan eski ya da tanıdık bilgiler arasında anlamlı çağrışımlar oluşturmak için çaba harcamayı gerektirir. Özümleyerek tekrarlamanın kullanışlığını test etmek için öğrencilerden köpek, bisiklet, cadde gibi üçer kelimeden oluşan kelime gruplarını hatırlamaları istendi. Kelimeleri sürekli tekrar yöntemi ile kodlayan öğrenciler hatırlamakta zorlandı. Buna karşılık kelimeleri özümleyerek tekrarlama yöntemi ile kodlayan öğrenciler, yani kelimeleri birbirleriyle bağdaştırarak kodlayan öğrenciler belirgin bir şekilde daha iyi hatırlayabildi (McDaniel & Einstein).

Etkililik. Yeni ve eski bilgiler arasında bir çağrışım oluşturularak yeni bilginin uzun süreli bellekten geri getirilmesi için ipucu yaratılmasına dayanan özümleyerek tekrarlama yöntemi, etkili bir kodlama sistemidir. Örneğin oluşturulan çağrışımı (köpek caddede bisiklete biniyor) düşünmek, üç kelimeyi (köpek, cadde, bisiklet) hatırlamaya yardımcı olur.

Kimya Nedir nasıl gelişmiştir?

Kimya maddenin nitelik ve özelliklerini, yapısını, bileşimindeki değişiklikleri, çeşitli şekillere dönüşmesini, ayrı ayrı maddelerin birbirine etkisini inceleyen ve elde edilen sonuçları yasalarla bağlayan bilim dalıdır.
Kimya bilimi tarihsel süreç içinde bakır ve kalayı gümüş ve altına çevirmeye çalışan simya biliminden doğmuştur.Kimyanın konusu olan madde,fiziğinde konusu olmakla birlikte,fizikle kimya arasında yöntem değişikliği vardır.Fiziğe göre cisimle madde arasındafark yoktur.Kimya ise cismi maddeden ayırır.Demir,taş,toprak,hava,su vb. herşey maddedir.Bunlardan yapılan herşey de cisimdir.Örneğin:demir boru,kurşun levha,taş kabartma,toprak testi vb.
Kimya bilimi incelendiği maddelere göre inorganik ve organik olmak üzere kimya olmak üzere iki ana dala ayrılır.İnorganik kimya,karbonu içermeyen tüm kimyasal bileşimleri ve cansız maddeleri inceler.Karbonik asitin oksitleri,metal bağlantıları ve tuzları da inorganik kimyanın incelenme alanı içindedir.Organik kimya karbon bağlantılarının tümüyle ilgilenir.Organik kimyanın uygulama alanı son derece geniştir.Bu nedenle organik kimya kendi içinde de Alifatik Kimya,Aromatik Kimya,Albümin Kimyası,Büyük Molekül Kimyası,Şeker Kimyası gibi dallara ayrılmıştır.Uygulama alanı bakımından kimya analitik,sentetik ve preparatif olmak üzere üç ana dala ayrılır.Analitik Kimya maddelerin ya da madde bileşimlerinin ve bilinmeyen maddelerin tanınmasıyla ilgilenir.Sentetik Kimya karmaşık bağlantıları kimyasal yoldan oluşturmaya çalışır.Preparatif Kimya ise maddeyi içinde bulunduğu bağlantılardan ayırarak elde etmeye çalışır.Bu dalların yanı sıra kimya,uygulama kimyası ve kuramsal kimya olmak üzere iki ana dala daha ayrılır.Kuramsal kimya ,kimyasal olayların yasalarının oluş biçimlerini inceler.Uygulama kimyası,kimyasal buluşları uygulama alanına sokar.
Kimyasal elementlerin keşfedilmesindeki sayıların ve bileşik adetlerinin giderek artması tüm elementlere birer simge verilmesi gerekliliğini doğurdu.İlk simge düşüncesini J.Dalton ortaya attı.Dalton yasalrını açıklarken örnek verdiği molekül ve atomları bazı şekillerle açıklamaya çalıştı.Ancak,öğrenilmesi ve akılda kalması son derece güç olan bu şekillerin yerine Berzelius,her element atomunun bir ya da iki harfle simgeleştirilmesi gerektiğini savundu ve bir düzen ileriye sürdü.Onun savına göre her element bir simge aldı.Bileşikler,bileşiği oluşturan elementlerin simgeleriyle değerlendirildi.Bu değerlere kimyasal formül denildi.Basit maddelerfiziksel ve kimyasal özelliklerine göre sınıflandırılır.Fiziksel özellikler;normal sıcaklıkta ametaller katı,sıvı ya da gaz halinde,metaller ise (civa dışında) katı halde bulunur.Madenlerin yüzeyleri düzeltildikçe parlaklıkları artar,ısıyı ve elektriği iletirler,biçim verebilirler.Dayanıklı ve serttirler.Kimyasal özellikler;ametaller hidrojen dışında elektronegatif özellik taşırlar ve genellikle anyon görevini yerine getirirler.Madenler elektropozitif özelliktedir.Elektrolizle katyon haline getirilebilir.Bugün bilinen element sayısı yüz üçtür.Bunlardan doksan ikisi doğada bulunur.Geri kalanlar ise,atom hakkında bilgiler geliştikten sonra yapay olarak elde edildi.

Satın aldığımız maddelerin büyük bir çoğunluğu sodyum klorür,ham kükürt,ham yağ ve kömür gibi ham maddeler olarak başlar.Bu ham maddeler daha çok ikinci kimyasal maddelere dönüştürülür:sülfürik asit,petrokimyasallar,susuzamonyak,sodyum hidroksit,nitrik asit gibi.
Gelecekte karlı olabilecek bir kimyasal maddenin üretimi üzerindeki çalışmalar ilk olarak kimyacılar tarafından laboratuvarda yapılır.Kimyacılar verilen bir madde veya ürünün deney tüplerinde nasıl yağıldığını öğrenince ikinci kademeyi hazırlarlar:pilot tesisisn yapılması.Pilot tesis oldukça küçüktür;ancak bir araştırma laboratuvarından daha büyük ölçüde çalışır.Üretimin her kademesinde kimyacılar,mühendisler,muhasebeciler ve işletmeciler kimyasal maddenin üretimini gözlerler.Pilot tesisi uygun bir şekilde yapmak için,verimlilik,iş akışı,karlık üzerinde çalışırlar.Bu arada pazarlama personeli ürün için pazar bulmaya çalışır.Satış elemanları genellikle uzak yerler olmak üzere tüketiciye gönderilir.
Pilot tesis başarılı olursa ve kimyasal ürünler için pazar bulmuşsa,kimyasal firmalar bundan sonra daha pahalı,daha büyük bir tesisi kurmak için planlar yapmaya başlarlar. Düşünülen bir tesis için birçok etken dikkate alınır.Büyük bir su kaynağı bulunacak mı?Ne çeşit güç bulunabilir?Kaça mal olacaktır?Taşıma bir sorun olacak mıdır?Demir yolları var mıdır?Fabrika büyük pazarları nasıl işgal edecektir?Eğer fabrika zehirli artıklar işliyorsa ya da zehirli veya çevreyi kirleten maddeler üretiyorsa çevredeki halk ve hükümet davacı olacak mıdır?Veya bu kişiler yeni iş alanları açıldı diye kendilerini şanslı kabul edecekler mi?Artıkları atmak için iyi yerler var mı?Bunlar ve daha birçok soru fabrika kurulmadan önce yanıtlanmalıdır.
Eğer bir fabrika verilen bir maddeyi büyük ölçüde kullanacaksa örneğin sülfürik asit ‘Fabrika bu maddeyi kendisi mi üretecek yoksa satın mı alacak?’ sorusu ortaya çıkar. Bu soru,kullanılan veya üretilen birçok kimyasal madde için sorulabilir.Yanıtlar ekseri mali verimlilik veya yapılan bir yatırım başına geri dönen para cinsinden verilir.

Bumerang Nasıl geri döner?, Bumerang Nedir?

Bumerang hakkında çok yaygın bir yanlış vardır. Her bumerang atıldıktan sonra geriye dönmez. Tarihsel kullanımına bakıldığında geri dönen bumerangları yalnız Avustralya’ da yerli bir kabile kullanmıştır. Amaçları da avlanmak ve spordur. Aborijinler olarak adlandırılan bu yerli grup çok eski çağlardan beri geri dönen bumerangı kullanıyorlardı. Zaten İngilizcesi ” boomerang ” olan bu aletin adı Aborijinlerden gelir. Nitekim bu kıtanın kendine özgü adlandırmalarının çoğu bu kabilenin kelime kullanımlarından türetilmiştir. Hatta kanguru isminin bir hayvan türüne verilmesinin öyküsü de ilginçtir. Bu kıtada yaşayan kanguruları gören yabancılar, bu hayvanların isimlerini sormuşlar ve Aborijinlerden kanguru yanıtını almışlardır. Oysa Aborijinlerin kullandıkları dilde kanguru, ” bilmiyorum ” demektir.
Geri dönmeyen bumerangların kullanımı da yaygındır. Endonezya, Mısır, Hindistan, Amerika gibi bölgelerde eski çağlarda kullanılmıştır. Geri dönenlere oranla çok daha büyüktür. Savaşlarda ve avlanmada kullanılmıştır. O yüzden etkisini arttırmak için de üzerinde zaman zaman oynamalar yapılmıştır. Aborijinlerin kullandıklarında ise uzunluk en fazla 80 cm.’ ye çıkabiliyordu. Ayrıca oldukça hafiflerdi ve ortalama 300-400 gr. ağırlıkları vardı. Bumerangın uçları kül ile ısıtılır ve öyle şekil verilirdi.

Yere paralel olarak fırlatılır ve 15 metre yüksekliğe kadar ulaşabilir. Eğer herhangi bir ucu yere çarparsa yarıçapı 50 metreye kadar ulaşabilen bir daire çizerek geri döner. Ayrıca hızı çok daha fazla artar. Bu dönüşü aerodinamik kaldırma kuvveti ve üç eksene uyguladığı topaç etkisi sağlar. Bu etkiye Aborijinlerin, deneme yanılma yoluyla ulaştığı tahmin ediliyor. Geri dönmeyen bumerangların kuş avlama prensibi kuşu vurmaya ve düşürmeye yöneliktir. Ancak geri dönen bumeranglarda kuş ile fiziki temas söz konusu değildir. Çünkü bumerang havadayken yerde gölgesi oluşur ve bunu gören kuşlar bu gölgeyi yırtıcı kuş gölgesi zannederler. Dolayısıyla kurtulmak için yere doğru bir hamle, dalış yaparlar. Daha önceden ağaç aralarına kurulmuş tuzaklara yakalanırlar. Günümüzde ise bumerang, araç olarak kullanıldığı bir spor dalı olarak varlığını sürdürmektedir. Farklı kategorileri vardır ve geri dönebilenleri kullanılır.