HİCRETİN BİRİNCİ
SENESİ GELİŞEN OLAYLAR
Medine ve Ahalisi
Muhacirlerle Ensar Arasında Kardeşlik Kurulması
Mescidi Nebevi’nin İnşaası
Ezanın Başlangıcı
Peygamberimizin, Ev Halkını Mekke’den Getirtmesi
Ashabı Suffa
İlk İslam Devleti
Müşriklere Mukabeleye İzin Verilmesi
Her Tarafa Seriyye Gönderiliyor
HİCRETİN BİRİNCİ SENESİ
Medine ve Ahalisi
Müslümanlar Evs ve Hazreç kabilelerine
mensuptular. Bu iki kabile iki kardeşten üremişti. Fakat aralarında kavgalar ve
çarpışmalar oluyordu. Hicreti Nebevi ile
bu iki kardeş arasındaki düşmanlık ortadan kalktı.
Yahudiler ise üç kabileye mensuptular.
a)Beni Kaynuka
b)Beni Kureyza
c)Beni Nadr
Şehirde
sayıları en az olan hristiyanlardı. Bunlarda Müslümanların hızla çoğalmasına
dayanamayıp Medine’den ayrıldılar.
Burada eşitlik diye bir şey söz konusu değildi. Güçlü güçsüzü ezerdi.
Okuma yazma bilen de çok azdı.
Müşriklerin Tehditi
Müslümanlar
ve Peygamber Efendimiz Medinede çok rahatlardı ve Müşrikler bundan çok rahatsız
oluyorlardı. Mekke’de uygulanan halkı Peygamber Efendimiz ‘den soğutma
yöntemlerini burada da yapmak istiyorlardı. Bu yüzden ensara ağır dillerle
yazılmış iki mektup gönderdiler. Fakat Müslümanlar üzerinde hiçbir etki
yaratamayınca Müşrikler bu yolla ellerine bir şey geçmeyeceğini anladılar.
Müslümanları vazgeçirmek için bazı ekonomik tedbirlere baş vurmaya
başladılar.Bütün bunlara rağmen Müslümanlar hiç tereddüte kapılmadan yollarına
devam ettiler.
Muhacirle Ensar Arası Kardeşlik Kurulması
Medineli Müslümanlar Mekkeli Müslümanlara samimiyetle
kucak açmışlardı. Muhacirler Mekke’den gelirken yanlarında bir şey
getirmemişlerdi ve Medine’nin adetlerini, çalışma şartlarını bilmiyorlardı. Bu
yüzden ensar onlara kucak açmış ve evlerine almışlardı. Bir süre sonra
Peygamber Efendimiz ensar ve muhacirden kırk beşer kişi alarak onları kardeş
yaptı. Buna göre ;
Medineli
ailelerden her biri bir Mekkeli Müslüman aileyi yanlarına alacaktı ve malları
paylaşılacaktı. Bu anlaşma sayesinde Muhacirler sıkıntıdan kurtuldu. Medineli
Müslümanlar bununlada kalmadı ve hurmalıkların yarısını da Muhacirlere vermek
istediler. Fakat Peygamber Efendimiz bunu kabul etmedi. Bunun üzerinede Medineli Müslümanlar tımar ve
sulama işlerini onların yapmasını geriye kalan ekip biçme işlerini kendilerinin
yapmalarını önerdiler. Peygamber Efendimiz de bunu kabul etti. Ve kazanılan
mahsulün ikiye bölünmesine karar verildi. Muhacirler ellerinden geleni
yapıyor,kim
seye yük olmamaya çalışıyorlardı.
Kardeşliğin Müsbet Neticeleri
1)Cemiyetin
muhtelif tabakaları kardeşlik
sayesinde kaynaştı.
2)Gurur
ve düşmanlığı ortadan kaldırdı.
3)Peygamber
Efendimiz sefere çıkacağı zaman birini yanında götürünce diğeri evde
kaldığından ev sahipsiz kalmıyordu.
Mescidi Nebevi’nin İnşaası
(Hicretin
birinci senesi 622)
Medineye
hicret ettiklerinde namaz kılıp , oturup meselelerini konuşabilecekleri bir yer
yoktu. Bu yüzden şehre ilk girdiklerinde
devenin çöktüğü yere yapılmasınıa
karar verildi. Orası temizlendi ve kerpiçler hazırlandı. Mescidin inşaasında
Peygamber Efendimiz hiç durmadan çalışıyordu. Bu sayede kısa bir sürede
mescidin inşaası tamamlandı. Dört duvarı kerpiçtendi ve tavanı yoktu.Kıblesi
Kudüs'e doğruydu dörtgen şeklindeydi ve üç kapısı ile bir mihrabı vardı.
Minberi yoktu. Fakat hutbe okunurken dayanması için bir hurma köteği
bulunuyordu daha sonra sahabilerin isteği üzerine üç basamaklı bir minber
yapıldı. Burada dini ihtiyaçlar karşılanıyordu. Mescidi Nebevi'nin yanına
kerpiçten iki oda yapıldı bunların biri Hz. Ayşe diğeri ise Hz Sevde için
yapıldı. Peygamber Efendimiz zevce aldıkça odalarda artıyordu. Mescidi Nebeviye
bitişik odalar yapılınca Peygamberimizde oraya taşındı.
Ezanın Başlangıcı
(Hicretin
birinci senesi Miladi 622)
Medine’de
Müslümanlar ibadetlerini açıktan yapmaya başlamışlardı. Fakat namaz kılmak için
vaktin girmesini bekliyorlardı. Peygamber Efendimiz birgün Ashabı Kiramı toplamış ve nasıl bir
davet şekli yapabileceklerini
istişare ettiler. Kimi çan
çalınsın diyordu, Kimi ise boru öttürülsün diyordu. Efendimiz tekliflerin
hiçbirini kabul etmedi.O sırada Hz. Ömer bir
adam göndermeyi ve Efendimiz bunu kabul etti ve Bilal’e kalk ve namaz
için seslen dedi. Daha sonra Abdullah Bin Zeyd rüyasında bu günkü ezan şeklini
gördü ve bunu Peygamberimize anlattı. Daha sonra aynı rüyayı Hz. Ömer de gördü
ve bugünkü namaz şekli kabul edildi.
Peygamberimiz’in Ev Halkını Getirmesi
Hicret sırasında Peygamberimiz hanımı
ve kızlarını ve
nişanlısı Aişe’i Mekke'de bırakmak zorunda
kalmıştı. Daha sonra iki sahabi Mekke ye giderek adı
zikredilenleri alıp Medine ye geldi. Fakat
Hz. Zeyneb’in Müslüman olmayan kocası
müsaade etmediğinden getiremediler. Bir müddet sonra oda hicret etti. Daha sonrada kocası Müslüman oldu. Şevval ayında Aişe ile
düğünleri yapıldı.
Ashabı Suffa
Kıble
Kudüs'ten, Mescidi Nebevi’nin kuzey duvarında hurma dallarıyla bir gölgelik ve
sundurma yapıldı. Buna Suffa denildi. Burada kalan Müslümanlara da Ashabı –Suffa denirdi. Bunlar Kuran ilmi
tahsil eder. Peygamber Efendimiz'in derslerini dinler ve genellikle oruçlu
bulunurlardı. Bunlardan yetişenler
Müslüman olan kabilelere Kuran öğret
mek ve
Sünnet-i Resulullah beyan etmek için gönderilirlerdi. İhtiyaçları Peygamber
Efendimiz ve zengin sahabiler tarafından
temin edilirdi. Efendimiz Ashab-ı Suffa’nın
talim ve terbiyesiyle yakından
ilgilenirdi. Peygamber Efendimiz ilk Ashab-ı Suffa’nın ihtiyacıyla ilgilenir , hane-i
saadetlerininkini ikinci plana atardı. Peygamber Efendimiz bir şey gelince
hediye mi sadaka mı diye sorar sadakaysa hemen Asab-ı Suffa’ya yollardı Hediye
denilirse onu kabul eder ,birazda Ashab-ı Suffaya yollardı
İlk İslam Devleti
Medineye
hicret edince Müslümanların sayısı çoğalmış ve Müslümanlar kuvvetlenmişti.
Medine’de Museviler, Müşrik Araplar ve bazı Hristiyanlar da vardı. Haliyle hoş
olmayan bir manzara arz ediyordu. Mekkeli Müşrikleri her an Medine üzerine yürüyebilecekleri gerçeği vardı. Bu
yeni muhitte Müslüman olmayanlarla anlaşmak etrafa bir teşkilatlanma havası
vermek gerekirdi.Peygamber Efendimiz başkanlığında teşekkül eden ilk İslam
Devleti anayasasıydı. Bu sadece ilk İslam
Devleti anayasası olmakla kalmamakta , dünyada yazılı ilk anayasalardan
birini teşkil etmekteydi.
Müşriklere Mukabeleye İzin Verilmesi
Peygamber
Efendimiz harp ve cihada izinli değildi. Onca mezalim ve işkencelere rağmen
Mekke’ de harp ve cihada izin verilmediği ve sabır teenni tavsiye edildiği gibi
Medine’ye hicret vuku bulduktan sonra da hemen izin verilmedi. Fakat Yahudiler
gönüllerinde müthiş bir kin ve düşmanlık besliyorlardı. Antlaşmayı
imzalamalarına rağmen hareketleri bunu gösteriyordu. Münafıklar Hazreç
kabilesinin reisi Abdullah Bin Ubey Bin Selül’e
taç takarak onu devlet reisi yapmak istiyorlardı. Peygamber Efendimiz de
tam bu sıralarda hicret etmişti. Hazreçliler Müslüman olunca Abdullah Bin Ubey
zahiren Müslüman oldu. Fakat reis olamadığı için yan çizdi ve bir Münafıklar
hizbi kurdu. Mekke Müşrikleri Medine Münafıkları ve Yahudileri sürekli tahrike
çalışıyorlardı. Müslümanların çoğu Kureyştekilere karşı çıkıp onlarla
hesaplaşmak istiyorlardı. Bu sırada
Peygamber Efendimiz'e inen ayetlerle savaşa izin verildi.
Her Tarafa Seriyyeler Gönderiliyor
Mekkeli
Müşrikler her şeye rağmen Peygamberimiz ve Müslümanların peşini bırakmış
değillerdi. Medine’yi teşkilatlandıran Peygamber Efendimiz bunlara karşı
tedbirler almaya başladı. Civarda yaşayan kabilelerle sulh antlaşmaları
yapmaktı. Böylece onları Mekkeli
Müşriklerin sinsi emellerine ait olmaktan kurtaracaktı. Bu maksatla etrafa
seriyyeler göndermeye başladı. Seriyyeler kan akıtmak ve hücum etmek maksadıyla
yola çıkmıyorlardı. Amaçları Kureyş'li Münafıkları baskı altında tutmaktı. Bir
başka mühim vazife de Medine’nin etrafını kontrol etmekti. Tehlikenin söz
konusu olup olmadığını, düşmanın ne gibi hazırlıklar içerisinde bulunduğunu
haber almaktı.
HİCRETİN İKİNCİ SENESİ GELİŞEN OLAYLAR
Kıblenin Mescidi Haram’a Çevrilmesi
Bedir Muharebesi
Münafıkların Ortaya Çıkması
Beni Kaynuka Gazası
Kıblenin Mescidi Harama Çevrilmesi
Müslümanlar namaz kılarken Kudüs’e yönelerek kılıyorlardı.
Fakat Peygamber Efendimiz öteden beri Hz. İbrahim’in kıblesi olan Kabe’ye
yönelerek kılmayı arzu ediyordu.Yahudilerin de ‘Muhammed ve Ashabı biz
gösterinceye kadar kıblelerinin neresi olduğunu bilmiyorlardı’ diye dedikodu
çıkarmaları Peygamber Efendimiz'i üzüyordu ve vahiy gelmesini bekliyordu. Fakat
Cebrail'i bekliyordu ve bunun içi dua
ediyordu. Bir gün Cebrail (a.s.)’a bu
isteğini bildirdi. Cebrail (a.s.) da “Ben bir kulum sen söylemelisin. Bunu
ondan sen iste” dedi. Daha sonra namaza duracakları sırada Peygamber Efendimiz
başını semaya kaldırdı. Hicretin 17. ayında kıblenin Kabe olduğuna dair ayet
indi. Ayet indiği sırada Peygamber Efendimiz Müslümanlara öğle namazını
kıldırıyordu. Namazın ilk iki rekatı bitmiş son iki rekata gelinmişti.
Peygamber Efendimiz namazda ağır ağır
yönünü Kabe’ye çevirdi. Müslümanlar da efendimizle beraber yönlerini
Kabe’ye çevirdiler.
Bedir Muharebesi
(Hicretin
ikinci senesi 17 Ramazan Cuma Miladi 13 Mart 624)
Kureyş’in Ticaret Kervan’ı
Kureyş Müşrikleri bin deveden meydana gelen ve
sermayesi 50.000 dinar olan ticaret kervanının satılan malları karşılığında
harbe hazırlık için silah almayı planlıyorlardı. Peygamber Efendimiz bu durumu
haber alınca Ebu Süfyan başkanlığında ticaret kervanının Mekke’ye dönmesine
mani olmaya karar verdi. Bunun için 300
kişiyi aşkın sahabi ile hazırlıklara başladı. Gidecek sahabilerin belirlenmesi
için aralarında kura çekimi yapılmasına karar verildi.
Medine’den Hareket
Ramazan
ayının on üçünde Mücahitlerle Medine’den
hareket etti. Kervan Bedir mevkiinde karşılanacaktı. Müslümanlarla beraber iki
at yetmiş deve vardı. Develere nöbetleşe biniliyordu. Peygamber Efendimiz diğer
Müslümanlarla kendini eş tutuyordu. Henüz Bedir mevkiine varmadan Ebu Süfyan
Müslümanların kervanı ele geçirmek için
yola çıktıkları haberini aldı. Ebu Süfyan komutasındaki kervan hemen istikametini
değiştirerek Kızıl Deniz sahilinden Bedir’e uğramadan Mekke’ye yol aldı.
Mücahidlerle İstişare
Resulü
Ekrem ashabını topladı ve onlarla kervanın takip edilmesinin mi yoksa müşrik
ordusuna karşı çıkmanın mı uygun olacağı
hakkında istişarede bulundu. Ebu Bekir'le Hz. Ömer onlarla harbe
girmenin muvafık olacağı hususunda konuşunca Peygamber Efendimiz bundan memnun
oldu fakat Peygamber Efendimiz bu konuda ensarında görüşünü almak istiyordu.
Resulü Ekrem ensara bu konudaki görüşünü
sordu ensar da ‘sen nasıl bilirsen öyle yap, biz seninle beraberiz’ dediler.
Artık karar kesindi, Müşrik ordusuna karşı koyacaklardı. İslam ordusu Cuma
gecesi yatsı vakti Bedir yakınına geldi.
Ordunun Harp Nizamına Sokulması
Peygamber
Efendimiz Bedir’e gelir gelmez orduyu harp nizamına soktu. Ordu saf ve
hatlarını dikkatle kontrol etti .Peygamber Efendimiz ordusuna hatları
bırakmamalarını, bir yere kımıldamadan yerlerinde sebat etmelerini, oklarını
düşman yaklaşmadan kullanıp israf etmemelerini söylüyordu.
İki Ordu Karşı Karşıya
Bedir'de
çarpışacak olanların çoğu birbirleriyle akrabaydı. Kardeş kardeşle baba oğulla
vuruşacaktı. Adete göre önce her iki taraftan teke tek vuruşacaklardı.
Peygamber Efendimiz Müslümanlarla Müşrikler arasındaki çarpışmada ensarın
onlarla karşılaşmasını istemiyordu. Üç
kahraman sahabinin kalkıp meydana çıkmasını söyledi. Ve teke tek vuruşma
başladı. Adamlarının bir bir öldüğünü gören müşrikler ne yapacaklarını
şaşırdılar. Ebu Cehil de bir yandan sürekli onları teselli etmeye çalışıyordu.
Harp Başladı
(17
Ramazan)
Cuma
günü sabah saatleri iki ordu olanca gücüyle birbirine saldırıya başladı.
Peygamber Efendimiz mücahitleri cihada teşvik eden konuşmalar yapıyordu. Şehid
düşenlerin mekanlarınında cennet olacağı müjdeleniyordu.
Bir Mucize
Çarpışma esnasında yerden bir avuç ince kum alıp küffar
ordusunun üzerine attı ve ‘yüzleri kara olsun Allah’ım kalplerine korku
sal,ayaklarına titretme ver’ diye dua etti. O bir avuç kum her bir müşriğin
gözüne girdi. Ve müşrikler hücumu bırakıp gözleriyle meşgul olmaya başladılar.
Netice
Birkaç saat süren mücadele sonunda, İslam ordusu parlak bir zafer elde etti. Mücahitler on
dört şehit vermişlerdi, yetmiş Müşrik öldürmüş, bir o kadarını da esir almışlardı.
Bu parlak zaferle şüphe ve terddüt
bulutları parçalandı ve Müslümanlar daha da cesaretlendiler. Büyük bir hazimete
uğrayan Kureyş ordusu geride bir çok mal ve yetmiş esir bırakmıştı. Esirlerin
kaçmaması için ellerinin bağlanmasına Hz. Ömer memur edildi.
Ganimetlerin Dağıtılması
Medine’ye doğru gelirken
bir ağacın altında ganimet mallarını eşit bir şekilde Müslümanlara
dağıttı. Süvarilere ikişer hisse, piyadelere ise birer hisse verdi. İzinli veya
vazifede olan sekiz kişiyle şehid düşenlere de hisse verildi. Esirler hakkında
bir karara varamayan Peygamber Efendimiz sahabelerle istişarede bulundu. Ve en
sonunda Hz.Ebu Bekir’in görüşü olan esirlerden dört biner dirhem bedel alınarak
salınmalarını emretti. Durumlarına göre bu miktar üç bin ,iki bin bin olarak
alınmasını kararlaştırdı. Fidye vermeye gücü yetmeyip de okuma yazma bilenler ensardan onar çocuğa
öğretmek şartıyla serbest bırakıldı.
Münafıkların Ortaya Çıkması
Peygamber Efendimiz Medine’ye geldiklerinde Araplar, Müşrikler, Yahudiler ve Hristyanlar
vardı. Fakat Müslümanlık hızla yayılıyordu. Bu arada kalben inanmadıkları halde Müslüman gözüken
Münafıklar türemeye başladı Kendi
aralarında anlaşıp Abdullah Bin Ubey’i başkan yapmak istiyorlardı. Fakat
Peygamber Efendimiz ‘in Mekke’ye gelişiyle bu istekleri gerçekleşemedi.
Çevresindekilerin çoğunluğunun Müslüman olduğunu gören Abdullah Bin Ubey
istemeyerek Müslüman olmuş göründü. Münafıkların reisliğini Abdullah Bin Ubey
yapıyordu. Bütün maksatları Müslümanlar arası fesat çıkarmak ,Peygamber Efendimizi
yalan ve iftiralarla küçük düşürmekti.Bunun için her türlü yola baş vuruyor
,her türlü adilik ve sahtekarlığı
yapıyorlardı. Peygamber Efendimiz bu tür olaylarda münafıkları sorguya
çekiyor,ve sonunda onlara suçsuz olduklarını söyleyip Kelime-i Şehadet
getirtiyordu. Bütün bu yıkıcı Müslümanları ve Peygamber Efendimiz'i küçümseyici
davranışlara rağmen Peygamber Efendimiz Müşrik ve Yahudilere davrandığından
daha müsamahakar davranıyordu. Çoğu zaman Abdullah Bin Ubey’i toplantılara
çağırıp onunla istişarede bulunuyordu. Bunların sonucunda Münafıkların
Müşriklerin safına geçmesi engellenmiş ve Müslümanların birliği korunmuştur.
Beni Kaynuka Gazası
(Hicretin İkinci Senesi Şevval Ayı, Miladi 624)
Müslümanlar Bedir Savaşı’nı kazanınca Yahudilerin endişeleri
büsbütün arttı. Peygamberimizle sulh antlaşması imzalamalarına rağmen
bozgunculuk ve kışkırtıcılık yapıyorlardı.Yahudi kabilelerinden en çok fesat
çıkaran Beni Kaynuka idi. Ancak ensardan bir zatın hanımı kuyumcuya girince
Müşrikler in kadının yüzünü açmaya çalışması ve daha sonra eteğinin arka
kısmını keserek gülmeye başlamaları sonucunda bu olayı gören bir Müslüman
yardıma koşarak oradaki Yahudilerden birini
öldürdü.Yahudiler de o Müslümanı yakalayıp öldürdüler. Bunun sonucunda
Kaynuka üzerine gidildi ve on beş gün süren muhasara sonunda teslim oldular.
İkinci Senenin Mühim Olayları
1)Ramazan Orucunun Farz Kılınması
2)Sadaka-ı Fıtr’ın Vacip Kılınması
3)İlk Bayram Namazının Kılnması
4)Hz. Rukiye’nin Vefatı
5)Ebudderda’nın Müslüman Olması
6)Ali’nin Evlenmesi Hz. Fatma ve Hz.
7)Peyganberimizin Kızı Hz. Zeyneb’i Mekke’den Getirtmesi
8)İlk Kurban Bayramı Namazının Kılınması
HİCRETİN ÜÇÜNCÜ SENESİ
Bedir Savaşı
(Hicretin 3. cü senesi
Rebiulevvel ayı)
Bedir Zaferi sonucu Araplar Müslümanların onlara da
saldırabileceği için endişe duyuyorlardı. Beni muhariblerden Gavres Gatafan
Kabilesine mensup sahabe ve Muharipoğullarından
adam toplayarak Medine'ye baskın düzenledi. Peygamber Efendimiz bu
durumu haber aldı ve aralarında atlının da bulunduğu adamlarla üzerlerine
yürüdü. Durumu haber alıp saklanmışlardı. Sadece Cebir adında bir esir alındı.
O da Müslüman oldu.
Gavres'in Suikast Teşebbüsü
Çapulcuların
tepelere sığındığını öğrenen Efendimiz bir müddet orada bekledi.
Peygamberimiz'in yalnız olduğunu farkedince Gavres'e haber verdiler. Ve Gavres
harekete geçti. Kılıcını alarak Efendimiz'in başına dikildi. Fakat Gavres o
esnada iki omzu arasına gaipten bir darbe aldı. Ve kılıç elinden düştü. Düşen
kılıcı Efendimiz alıp ona doğrultunca korkup Müslüman oldu.
Uhud Savaşı
Müşrikler Bedir'in
acısını bir türlü unutamıyorlardı. Şam ticaret yollarının Peygamberimiz
tarafından kontrol altında tutulmasıda Müşriklerin gururuna dokunuyordu. Kureyş
Müşrikleri bu sefer Irak yoluyla Şam'a ticaret kervanlarını göndermeye
başlamışlardı. Ama Peygamber Efendimiz bunu haber almış ve seriyye göndererek
bu yoldan giden ticaret kervanlarını kıstırarak mallarına el koymuştu.
Bu olaylar Müşriklerin kin ve nefretini arttırıyordu,ve intikam
için yanıp tutuşan Müşrikler artık büyük bir ordu hazırlamak kararındaydılar.
Bunun için Arabistan'daki diğer kabileleri de yanlarına almak istiyorlardı.
Civar kabilelerden gelenler ve para ile kiralananlarında katılmasıyla üçbin
kişi bulmuşlardı. Böylece Kureyş
hazırlıklarını tamamlamış ve sefere çıkmıştı. Efendimiz durumu haber alınca
Kureyş ordusunu gözetlemesi için birkaç sahabiyi Mekke'ye gönderdi. Sahabiler
yolda Kureyş ordusunu gördüler ve hemen Medine'ye gelip haber verdiler.
Ashapla İstişare
Efendimiz ensar ve muhacirlerin ileri gelenlerini topladı ve
kendileriyle istişarede bulundu. Peygamber Efendimiz'in kanaati Medine'yi içten
müdafa etmekti. Fakat Bedir Savaşı'nda bulunmayan genç sahabiler, Bedir
Savaşı'nda gazilerin ve şehidlerin yüksek derecelerini işitmekte ve kendileri
bulunamadığı için düşmanı Medine dışında karşılamayı istiyorlardı. Efendimiz
ekseriyetin düşmanı Medine dışında karşılamak istediğini anlayınca muharebeyi
açık arazide yapmaya karar verdi.
İslam Ordusu
Müslümanlar
sayıca Müşrik ordusunun üçte biri kadardı. İslam ordusu harekata hazırlanmıştı.
İslam ordusu Seriyye tepesine geldiğinde arkasında ki Abdullah Bin Ubey'in
Yahudi müttefiklerden oluşan topluluğu fark etti. Daha sonra Müslüman
olmadıklarını öğrenince geri dönmelerini emretti.
İslam Ordusu Karargahı
Efendimiz ordunun saflarını bizzat kendisi tanzim ediyordu
.Efendimiz Ayneyn Tepesi'ne elli Muharipten oluşan okçu müfrezesini
görevlendirdi. Vazifeleri düşmanın islam ordusunu arkadan sarmasına fırsat
vermemekti. Efendimiz okçulara yendiklerini görseler de
yerlerini terketmemelerini emretmişti.
İki Ordu Karşı Karşıya
İki ordu da hazır bekliyordu.Taraflar birbirine iyice
yaklaşmışken Kureyşlilerden Talha Bin Ebi Talha onunla
kimin savaşmaya çıkacağını sordu. Bunun üzerine karşısına Hz. Ali çıktı ve ilk
kılıç darbesinde başını çenesine kadar yardı. Bu şekilde tam yedi kişi
mücahitler tarafından yere serildi. Çarpışma şimşek hızıyla başladı.
Düşmanın BozgunaUğraması
Mücahitlerin kıyasıya mücadele etmesine dayanamayan Müşrikler
kaçışmaya başlamışlardı. Her şeylerini bırakarak can korkusuyla kaçıyorlardı.
Fakat düşman ikiye bölünüp harp yerinden uzaklaşırken mücahitler arda kalan
ganimaetleri topluyorlardı. Okçular da onlara katılmak için yerlerini
terkettiler. Kumandanlarının Efendimiz'in emrini hatırlatması bile fayda
etmemişti ve birkaç kişi hariç okçular diğerlerinin yanına gitmişti. Halit Bin
Velid emrindeki kuvvetler bunun farkına varmış ve kalan okçuları öldürerek
hücuma geçmişti. Hazırlıksız yakalanan mücahitler iki taraftan sarılmış ve bir
anda beklenmedik bir yenilgiye uğramışlardı. Önden ve arkadan hücuma uğrayan
mücahitler
dağılmak zorunda kalmışlardı.Peygamber Efendimizin yanında
onbeş sahabe kalmıştı ve bunlar Efendimizi canları pahasına koruyorlardı.
Netice
Müşrikler daha fazlasını yapamayacaklarını anlayınca geri
çekilmeye başladılar.Peygamber Efendimiz yaralıydı. Kendi başına yürüyecek
kuvveti kalmamıştı. Mücahitlerden yetmiş kişi esir düşmüştü.
HİCRETİN DÖRDÜNCÜ SENESİ
Reci 'Vak'ası
Biri Mauna Faciası
Beni NadirGazası
Peygamberimizin Hz. Ümmü Seleme ile Evlenmesi
Reci'Vak'ası
Uhud harbinden sonra Müslmanları harpteki mağlubiyetleriyle
zaafa uğradıkları zannına kapılan etraftaki bazı Araplar da Medine'ye karşı
hareketlenmeler başlamıştı. Medine üzerine yürüyebilmek için hazırlıklarını
tamamlamışlardı ki Peygamber Efendimiz durumu haber aldı. Müslümanlara karşı
intikam ve taarruz hırslarını da bilemiş oluyordu. Düşman masum kılığına
girerek Adal ve Kare kabilesine mensup altı kişilik bir heyet gönderdi. Bu
heyet Müslüman olduklarını söyleyerek Peygamber Efendimizin huzuruna çıktılar
ve Kuran öğretmek amacıyla birkaç sahabi istediklerini söylediler. Bunun
üzerine Peygamber Efendimiz on sahabiyi onlarla gönderdi.İrşad heyeti ise
Reci'deki su başına geldiklerinde adice bir oyuna geldiklerini anladılar ve bir
anda yüz kadar okçunun hücumuna uğradılar. Müslümanlar dağa sığındılar fakat
etraflarını çevirerek onlara katılmalarını söyleyen Arapları reddettiler. Bunun
üzerine yedi sahabi Müşrik oklarıyla şehid oldu.Diğer üç sahabi ise teslim
oldular .Sahabilerden Abdullah Bin Tarık bir fırsatını kollayıp kaçarken
attıkları oklarla şehid oldu. Diğer iki sahabiyi ise Mekke'de sattılar.
Biri Mauna Faciası
Beni Amir kabilesinin
reisi Peygamber Efendimiz'i ziyaret maksadıyla Medine'ye geldi .Peygamberimize
hediye vermek istemesi üzerine Peygamber Efendimiz hediyeyi ancak Müslüman
olursa alabileceğinğ söyledi. O anda Müslüman olmasa da İslamiyete karşı
gösterdiği alakadan da vazgeçmedi. Efendimizin Necid halkına güvenmediğini
söylemesi üzerine Ebu Berra teminat verdi ve Ebu Berra'nın güvenilr biri olması
Efendimizn endişesine giderdi. Yetmiş kişiden ibaret olan İrşad heyetini Ebu
Berra ile gönderdi. Biri Maun 'a mevkiine vardıklarında Hz.Resulullahın
mektubunu Amir Bin Tüfeyl'e götürme vazifesini Haram Bin Milham üzerine aldı.
Sahabi mektubu getirip ona teslim etti. Amir ise mektubu okumadan sahabiyi
şehid etti. Diğer sahabileri de öldürmek için Ebu Berra' yı yardıma çağırdı.
Ancak verdiği sözden dolayı Ebu Berra yardıma yanaşmadı. Mektubu getiren
sahabinin geciktiğini gören İrşad heyeti Necid bölgesine doğru yol alırken
karşılarında elleri silahlı müşrik topluluğunu buldular. Sahabilerin birkaçı
orada şehid oldu. İki sahabi deve gütmeye gittiği için, biri de öldü sanıldığı
için terkedilmişti. Deveyi gütmeden gelince gördükleri manzaradan ürperen iki
sahaniden biri kendine hakim olamayarak onların peşinden gitti ve şehid olana
kadar onlarla çarpıştı. Diğeri ise esir alındı. Öldü sanılan sahabi ise
Medine'ye döndü.
Beni Nadr Gazası
Beni Nadr Resulü Ekrem'le antlaşmaya vardı. Ancak Medine
Münafıkları el altından işbirliği yapıyorlardı. Peygamberimiz yanına birkaç
sahabi daha alarak anlaşmaya ne kadar sadık olduklarını görmek için yurtlarına
gittiler. Efendimiz'i iyi karşılayan yahudiler aralarında Efendimizi öldürmek
için daha iyi bir fırsat bulunamayacağını konuşuyorlardı. Fakat içlerinden biri
böyle bir şey yapmaya kalkışırlarsa Peygamberimize vahiy geleceğini ve
anlaşmanın bozulacağını Yahudilerin köklerinin kuruyacağını söylemesine rağmen
kararlarından vazgeçmediler. Peygamberimiz'in üstüne taş bırakacakları sırada Cebraille haber
geldi ve efendimiz tuvalete gidiyormuş gibi gitti. Bunun üzerine Efendimiz
onlara karşı kesin tavır takındı ve Muhammed Bin Selemey'le yurtlarından
çıkmasını emrettiğini söyledi. Ve on gün içinde burayı terketmezlerse gördüğü
herkesin boynunu vuracağını bildirdi. Nadiroğullarının hazırlığa başladıkları
sırada Abdullah Bin Ubey mallarını ve yurtlarını bırakıp gitmemelerini, onlara
yardım göndereceğini söyledi. Fakat Huyey Bin Ahtap bütün ikazlara kulak tıkadı
ve sonu pişmanlık olan gururunda direnip durdu.
Nadiroğulları'nın Muhasara Altına Alınması
Peygamber
Efendimiz Nadiroğulları yurduna hareket etti.
Efendimizin emrini tekrarladı. Fakat ölüm pahasınada olsa kabul etmediler.
Abdullah Bin Ubey onlara cesaret veriyor savaşmalarını söylüyordu. Beni nadir
Yahudileri müünafıklara güvenerek diretmeye devam ediyorlardı. Muhasaranın
onbeşinci günüydü. Abdullah bin Ubey'in vadettiği yardımları yapmadığını
görünce teslim olmayı kabul edip eman ettiler. Efendimiz canlarına
dokunmayacağını silahları hariç develere yüklediklerini alıp gitmelerini
emretti. Daha sonra da ganimet mallarını muhacirler arasında bölüştürdü.
Diğer Mühim Olaylar
İçki
Haram Kılındı
Hz.
Zeynep Binti Huzeyme vefat etti
Hz.Ali'nin
Annesi Vefat Etti
Fatıma
Hatun Vefat Etti
Peygamberimizin
Torunu Hz. Hüseyin Dünyaya Geldi
Zeyt
Bin Sabit Arap İbrani Ve Züryani Yazısını öğrendi
Hz.
Osman'ın Oğlu Vefat Etti
Peygamberimiz
Hz. Ümmü Seleme İle Evlendi.
0 yorum
Yorum Gönder