14 Ocak 2013 Pazartesi

Hicret Din kültürü Ahlak bilgisi dönem ödevi


HİCRETİN BİRİNCİ SENESİ GELİŞEN OLAYLAR

         Medine ve Ahalisi

         Muhacirlerle Ensar Arasında Kardeşlik Kurulması

         Mescidi Nebevi’nin  İnşaası

         Ezanın Başlangıcı

         Peygamberimizin, Ev Halkını Mekke’den Getirtmesi

         Ashabı Suffa

         İlk İslam Devleti

         Müşriklere Mukabeleye İzin Verilmesi

         Her Tarafa Seriyye Gönderiliyor



HİCRETİN  BİRİNCİ SENESİ


Medine ve Ahalisi

Müslümanlar Evs ve Hazreç kabilelerine mensuptular. Bu iki kabile iki kardeşten üremişti. Fakat aralarında kavgalar ve çarpışmalar oluyordu. Hicreti Nebevi  ile bu iki kardeş arasındaki düşmanlık ortadan kalktı.
    Yahudiler ise üç kabileye mensuptular.
a)Beni Kaynuka
b)Beni Kureyza
c)Beni Nadr   
Şehirde sayıları en az olan hristiyanlardı. Bunlarda Müslümanların hızla çoğalmasına dayanamayıp Medine’den ayrıldılar.  Burada eşitlik diye bir şey söz konusu değildi. Güçlü güçsüzü ezerdi. Okuma yazma bilen de çok azdı.
Müşriklerin Tehditi
Müslümanlar ve Peygamber Efendimiz Medinede çok rahatlardı ve Müşrikler bundan çok rahatsız oluyorlardı. Mekke’de uygulanan halkı Peygamber Efendimiz ‘den soğutma yöntemlerini burada da yapmak istiyorlardı. Bu yüzden ensara ağır dillerle yazılmış iki mektup gönderdiler. Fakat Müslümanlar üzerinde hiçbir etki yaratamayınca Müşrikler bu yolla ellerine bir şey geçmeyeceğini anladılar. Müslümanları vazgeçirmek için bazı ekonomik tedbirlere baş vurmaya başladılar.Bütün bunlara rağmen Müslümanlar hiç tereddüte kapılmadan yollarına devam ettiler.
Muhacirle Ensar Arası Kardeşlik Kurulması
Medineli  Müslümanlar Mekkeli Müslümanlara samimiyetle kucak açmışlardı. Muhacirler Mekke’den gelirken yanlarında bir şey getirmemişlerdi ve Medine’nin adetlerini, çalışma şartlarını bilmiyorlardı. Bu yüzden ensar onlara kucak açmış ve evlerine almışlardı. Bir süre sonra Peygamber Efendimiz ensar ve muhacirden kırk beşer kişi alarak onları kardeş yaptı. Buna göre ;
Medineli ailelerden her biri bir Mekkeli Müslüman aileyi yanlarına alacaktı ve malları paylaşılacaktı. Bu anlaşma sayesinde Muhacirler sıkıntıdan kurtuldu. Medineli Müslümanlar bununlada kalmadı ve hurmalıkların yarısını da Muhacirlere vermek istediler. Fakat Peygamber Efendimiz bunu kabul etmedi.  Bunun üzerinede Medineli Müslümanlar tımar ve sulama işlerini onların yapmasını geriye kalan ekip biçme işlerini kendilerinin yapmalarını önerdiler. Peygamber Efendimiz de bunu kabul etti. Ve kazanılan mahsulün ikiye bölünmesine karar verildi. Muhacirler ellerinden geleni yapıyor,kim
seye  yük olmamaya çalışıyorlardı.
Kardeşliğin Müsbet Neticeleri
1)Cemiyetin muhtelif  tabakaları kardeşlik sayesinde  kaynaştı.
2)Gurur ve düşmanlığı ortadan kaldırdı.
3)Peygamber Efendimiz sefere çıkacağı zaman birini yanında götürünce diğeri evde kaldığından ev sahipsiz kalmıyordu.
Mescidi Nebevi’nin İnşaası
(Hicretin birinci senesi 622)
Medineye hicret ettiklerinde namaz kılıp , oturup meselelerini konuşabilecekleri bir yer yoktu. Bu yüzden şehre  ilk  girdiklerinde  devenin  çöktüğü yere yapılmasınıa karar verildi. Orası temizlendi ve kerpiçler hazırlandı. Mescidin inşaasında Peygamber Efendimiz hiç durmadan çalışıyordu. Bu sayede kısa bir sürede mescidin inşaası tamamlandı. Dört duvarı kerpiçtendi ve tavanı yoktu.Kıblesi Kudüs'e doğruydu dörtgen şeklindeydi ve üç kapısı ile bir mihrabı vardı. Minberi yoktu. Fakat hutbe okunurken dayanması için bir hurma köteği bulunuyordu daha sonra sahabilerin isteği üzerine üç basamaklı bir minber yapıldı. Burada dini ihtiyaçlar karşılanıyordu. Mescidi Nebevi'nin yanına kerpiçten iki oda yapıldı bunların biri Hz. Ayşe diğeri ise Hz Sevde için yapıldı. Peygamber Efendimiz zevce aldıkça odalarda artıyordu. Mescidi Nebeviye bitişik odalar yapılınca Peygamberimizde oraya taşındı.
Ezanın Başlangıcı
(Hicretin birinci senesi Miladi 622)
Medine’de Müslümanlar ibadetlerini açıktan yapmaya başlamışlardı. Fakat namaz kılmak için vaktin girmesini bekliyorlardı. Peygamber Efendimiz  birgün Ashabı Kiramı toplamış ve nasıl bir davet şekli yapabileceklerini  istişare  ettiler. Kimi çan çalınsın diyordu, Kimi ise boru öttürülsün diyordu. Efendimiz tekliflerin hiçbirini kabul etmedi.O sırada Hz. Ömer bir  adam göndermeyi ve Efendimiz bunu kabul etti ve Bilal’e kalk ve namaz için seslen dedi. Daha sonra Abdullah Bin Zeyd rüyasında bu günkü ezan şeklini gördü ve bunu Peygamberimize anlattı. Daha sonra aynı rüyayı Hz. Ömer de gördü ve bugünkü namaz şekli kabul edildi.
Peygamberimiz’in  Ev  Halkını Getirmesi
Hicret  sırasında Peygamberimiz  hanımı  ve  kızlarını  ve  nişanlısı  Aişe’i  Mekke'de bırakmak  zorunda  kalmıştı. Daha  sonra iki  sahabi Mekke ye giderek adı zikredilenleri  alıp Medine ye  geldi. Fakat  Hz. Zeyneb’in Müslüman olmayan kocası  müsaade etmediğinden getiremediler. Bir müddet  sonra oda hicret  etti. Daha sonrada  kocası Müslüman oldu. Şevval ayında Aişe ile düğünleri yapıldı.
Ashabı Suffa
Kıble Kudüs'ten, Mescidi Nebevi’nin kuzey duvarında hurma dallarıyla bir gölgelik ve sundurma yapıldı. Buna Suffa denildi. Burada kalan Müslümanlara da  Ashabı –Suffa denirdi. Bunlar Kuran ilmi tahsil eder. Peygamber Efendimiz'in derslerini dinler ve genellikle oruçlu bulunurlardı.  Bunlardan yetişenler Müslüman olan kabilelere Kuran öğret
mek ve Sünnet-i Resulullah beyan etmek için gönderilirlerdi. İhtiyaçları Peygamber Efendimiz  ve zengin sahabiler tarafından temin edilirdi. Efendimiz Ashab-ı Suffa’nın  talim ve terbiyesiyle  yakından ilgilenirdi. Peygamber Efendimiz ilk Ashab-ı Suffa’nın   ihtiyacıyla ilgilenir , hane-i saadetlerininkini ikinci plana atardı. Peygamber Efendimiz bir şey gelince hediye mi sadaka mı diye sorar sadakaysa hemen Asab-ı Suffa’ya yollardı Hediye denilirse onu kabul eder ,birazda Ashab-ı Suffaya yollardı
İlk İslam Devleti
Medineye hicret edince Müslümanların sayısı çoğalmış ve Müslümanlar kuvvetlenmişti. Medine’de Museviler, Müşrik Araplar ve bazı Hristiyanlar da vardı. Haliyle hoş olmayan bir manzara arz ediyordu. Mekkeli Müşrikleri her an Medine  üzerine yürüyebilecekleri gerçeği vardı. Bu yeni muhitte Müslüman olmayanlarla anlaşmak etrafa bir teşkilatlanma havası vermek gerekirdi.Peygamber Efendimiz başkanlığında teşekkül eden ilk İslam Devleti anayasasıydı. Bu sadece ilk İslam  Devleti anayasası olmakla kalmamakta , dünyada yazılı ilk anayasalardan birini teşkil etmekteydi.
Müşriklere Mukabeleye İzin Verilmesi
Peygamber Efendimiz harp ve cihada izinli değildi. Onca mezalim ve işkencelere rağmen Mekke’ de harp ve cihada izin verilmediği ve sabır teenni tavsiye edildiği gibi Medine’ye hicret vuku bulduktan sonra da hemen izin verilmedi. Fakat Yahudiler gönüllerinde müthiş bir kin ve düşmanlık besliyorlardı. Antlaşmayı imzalamalarına rağmen hareketleri bunu gösteriyordu. Münafıklar Hazreç kabilesinin reisi Abdullah Bin Ubey Bin Selül’e  taç takarak onu devlet reisi yapmak istiyorlardı. Peygamber Efendimiz de tam bu sıralarda hicret etmişti. Hazreçliler Müslüman olunca Abdullah Bin Ubey zahiren Müslüman oldu. Fakat reis olamadığı için yan çizdi ve bir Münafıklar hizbi kurdu. Mekke Müşrikleri Medine Münafıkları ve Yahudileri sürekli tahrike çalışıyorlardı. Müslümanların çoğu Kureyştekilere karşı çıkıp onlarla hesaplaşmak istiyorlardı. Bu sırada  Peygamber Efendimiz'e inen ayetlerle savaşa izin verildi.



Her Tarafa Seriyyeler Gönderiliyor
Mekkeli Müşrikler her şeye rağmen Peygamberimiz ve Müslümanların peşini bırakmış değillerdi. Medine’yi teşkilatlandıran Peygamber Efendimiz bunlara karşı tedbirler almaya başladı. Civarda yaşayan kabilelerle sulh antlaşmaları yapmaktı. Böylece  onları Mekkeli Müşriklerin sinsi emellerine ait olmaktan kurtaracaktı. Bu maksatla etrafa seriyyeler göndermeye başladı. Seriyyeler kan akıtmak ve hücum etmek maksadıyla yola çıkmıyorlardı. Amaçları Kureyş'li Münafıkları baskı altında tutmaktı. Bir başka mühim vazife de Medine’nin etrafını kontrol etmekti. Tehlikenin söz konusu olup olmadığını, düşmanın ne gibi hazırlıklar içerisinde bulunduğunu haber almaktı. 














































HİCRETİN İKİNCİ SENESİ GELİŞEN OLAYLAR

Kıblenin Mescidi Haram’a Çevrilmesi
Bedir Muharebesi
Münafıkların Ortaya Çıkması
Beni Kaynuka Gazası

Kıblenin Mescidi Harama Çevrilmesi
Müslümanlar namaz kılarken Kudüs’e yönelerek kılıyorlardı. Fakat Peygamber Efendimiz öteden beri Hz. İbrahim’in kıblesi olan Kabe’ye yönelerek kılmayı arzu ediyordu.Yahudilerin de ‘Muhammed ve Ashabı biz gösterinceye kadar kıblelerinin neresi olduğunu bilmiyorlardı’ diye dedikodu çıkarmaları Peygamber Efendimiz'i üzüyordu ve vahiy gelmesini bekliyordu. Fakat Cebrail'i  bekliyordu ve bunun içi dua ediyordu. Bir gün Cebrail (a.s.)’a  bu isteğini bildirdi. Cebrail (a.s.) da “Ben bir kulum sen söylemelisin. Bunu ondan sen iste” dedi. Daha sonra namaza duracakları sırada Peygamber Efendimiz başını semaya kaldırdı. Hicretin 17. ayında kıblenin Kabe olduğuna dair ayet indi. Ayet indiği sırada Peygamber Efendimiz Müslümanlara öğle namazını kıldırıyordu. Namazın ilk iki rekatı bitmiş son iki rekata gelinmişti. Peygamber Efendimiz namazda ağır ağır  yönünü Kabe’ye çevirdi. Müslümanlar da efendimizle beraber yönlerini Kabe’ye çevirdiler.

Bedir Muharebesi
(Hicretin ikinci senesi 17 Ramazan Cuma Miladi 13 Mart 624)
Kureyş’in Ticaret Kervan’ı
Kureyş  Müşrikleri bin deveden meydana gelen ve sermayesi 50.000 dinar olan ticaret kervanının satılan malları karşılığında harbe hazırlık için silah almayı planlıyorlardı. Peygamber Efendimiz bu durumu haber alınca Ebu Süfyan başkanlığında ticaret kervanının Mekke’ye dönmesine mani olmaya karar verdi. Bunun için  300 kişiyi aşkın sahabi ile hazırlıklara başladı. Gidecek sahabilerin belirlenmesi için aralarında kura çekimi yapılmasına karar verildi.
Medine’den Hareket
Ramazan ayının on üçünde Mücahitlerle  Medine’den hareket etti. Kervan Bedir mevkiinde karşılanacaktı. Müslümanlarla beraber iki at yetmiş deve vardı. Develere nöbetleşe biniliyordu. Peygamber Efendimiz diğer Müslümanlarla kendini eş tutuyordu. Henüz Bedir mevkiine varmadan Ebu Süfyan Müslümanların kervanı ele geçirmek için  yola çıktıkları haberini aldı. Ebu Süfyan  komutasındaki kervan hemen istikametini değiştirerek Kızıl Deniz sahilinden Bedir’e uğramadan  Mekke’ye yol aldı.
Mücahidlerle İstişare
Resulü Ekrem ashabını topladı ve onlarla kervanın takip edilmesinin mi yoksa müşrik ordusuna karşı çıkmanın mı uygun olacağı  hakkında istişarede bulundu. Ebu Bekir'le Hz. Ömer onlarla harbe girmenin muvafık olacağı hususunda konuşunca Peygamber Efendimiz bundan memnun oldu fakat Peygamber Efendimiz bu konuda ensarında görüşünü almak istiyordu. Resulü Ekrem  ensara bu konudaki görüşünü sordu ensar da ‘sen nasıl bilirsen öyle yap, biz seninle beraberiz’ dediler. Artık karar kesindi, Müşrik ordusuna karşı koyacaklardı. İslam ordusu Cuma gecesi yatsı vakti Bedir yakınına geldi.
Ordunun Harp Nizamına Sokulması
Peygamber Efendimiz Bedir’e gelir gelmez orduyu harp nizamına soktu. Ordu saf ve hatlarını dikkatle kontrol etti .Peygamber Efendimiz ordusuna hatları bırakmamalarını, bir yere kımıldamadan yerlerinde sebat etmelerini, oklarını düşman yaklaşmadan kullanıp israf etmemelerini söylüyordu.
İki Ordu Karşı Karşıya
Bedir'de çarpışacak olanların çoğu birbirleriyle akrabaydı. Kardeş kardeşle baba oğulla vuruşacaktı. Adete göre önce her iki taraftan teke tek vuruşacaklardı. Peygamber Efendimiz Müslümanlarla Müşrikler arasındaki çarpışmada ensarın onlarla  karşılaşmasını istemiyordu. Üç kahraman sahabinin kalkıp meydana çıkmasını söyledi. Ve teke tek vuruşma başladı. Adamlarının bir bir öldüğünü gören müşrikler ne yapacaklarını şaşırdılar. Ebu Cehil de bir yandan sürekli onları teselli etmeye çalışıyordu.

Harp Başladı
(17 Ramazan)
Cuma günü sabah saatleri iki ordu olanca gücüyle birbirine saldırıya başladı. Peygamber Efendimiz mücahitleri cihada teşvik eden konuşmalar yapıyordu. Şehid düşenlerin mekanlarınında cennet olacağı müjdeleniyordu.
Bir Mucize
Çarpışma esnasında yerden bir avuç ince kum alıp küffar ordusunun üzerine attı ve ‘yüzleri kara olsun Allah’ım kalplerine korku sal,ayaklarına titretme ver’ diye dua etti. O bir avuç kum her bir müşriğin gözüne girdi. Ve müşrikler hücumu bırakıp gözleriyle meşgul olmaya başladılar.
Netice
Birkaç saat süren mücadele sonunda, İslam ordusu  parlak bir zafer elde etti. Mücahitler on dört şehit vermişlerdi, yetmiş Müşrik öldürmüş, bir o kadarını da esir almışlardı. Bu parlak zaferle şüphe ve  terddüt bulutları parçalandı ve Müslümanlar daha da cesaretlendiler. Büyük bir hazimete uğrayan Kureyş ordusu geride bir çok mal ve yetmiş esir bırakmıştı. Esirlerin kaçmaması için ellerinin bağlanmasına Hz. Ömer memur edildi.
Ganimetlerin Dağıtılması
Medine’ye doğru gelirken  bir ağacın altında ganimet mallarını eşit bir şekilde Müslümanlara dağıttı. Süvarilere ikişer hisse, piyadelere ise birer hisse verdi. İzinli veya vazifede olan sekiz kişiyle şehid düşenlere de hisse verildi. Esirler hakkında bir karara varamayan Peygamber Efendimiz sahabelerle istişarede bulundu. Ve en sonunda Hz.Ebu Bekir’in görüşü olan esirlerden dört biner dirhem bedel alınarak salınmalarını emretti. Durumlarına göre bu miktar üç bin ,iki bin bin olarak alınmasını kararlaştırdı. Fidye vermeye gücü yetmeyip de  okuma yazma bilenler ensardan onar çocuğa öğretmek şartıyla serbest bırakıldı.
Münafıkların Ortaya Çıkması
Peygamber Efendimiz Medine’ye geldiklerinde  Araplar, Müşrikler, Yahudiler ve Hristyanlar vardı. Fakat Müslümanlık hızla yayılıyordu. Bu arada  kalben inanmadıkları halde Müslüman gözüken Münafıklar türemeye başladı  Kendi aralarında anlaşıp Abdullah Bin Ubey’i başkan yapmak istiyorlardı. Fakat Peygamber Efendimiz ‘in Mekke’ye gelişiyle bu istekleri gerçekleşemedi. Çevresindekilerin çoğunluğunun Müslüman olduğunu gören Abdullah Bin Ubey istemeyerek Müslüman olmuş göründü. Münafıkların reisliğini Abdullah Bin Ubey yapıyordu. Bütün maksatları Müslümanlar arası fesat çıkarmak ,Peygamber Efendimizi yalan ve iftiralarla küçük düşürmekti.Bunun için her türlü yola baş vuruyor ,her türlü adilik ve sahtekarlığı  yapıyorlardı. Peygamber Efendimiz bu tür olaylarda münafıkları sorguya çekiyor,ve sonunda onlara suçsuz olduklarını söyleyip Kelime-i Şehadet getirtiyordu. Bütün bu yıkıcı Müslümanları ve Peygamber Efendimiz'i küçümseyici davranışlara rağmen Peygamber Efendimiz Müşrik ve Yahudilere davrandığından daha müsamahakar davranıyordu. Çoğu zaman Abdullah Bin Ubey’i toplantılara çağırıp onunla istişarede bulunuyordu. Bunların sonucunda Münafıkların Müşriklerin safına geçmesi engellenmiş ve Müslümanların birliği  korunmuştur.
Beni Kaynuka Gazası
(Hicretin İkinci Senesi Şevval Ayı, Miladi 624)
Müslümanlar Bedir Savaşı’nı kazanınca Yahudilerin endişeleri büsbütün arttı. Peygamberimizle sulh antlaşması imzalamalarına rağmen bozgunculuk ve kışkırtıcılık yapıyorlardı.Yahudi kabilelerinden en çok fesat çıkaran Beni Kaynuka idi. Ancak ensardan bir zatın hanımı kuyumcuya girince Müşrikler in kadının yüzünü açmaya çalışması ve daha sonra eteğinin arka kısmını keserek gülmeye başlamaları sonucunda bu olayı gören bir Müslüman yardıma koşarak oradaki Yahudilerden birini  öldürdü.Yahudiler de o Müslümanı yakalayıp öldürdüler. Bunun sonucunda Kaynuka üzerine gidildi ve on beş gün süren muhasara sonunda teslim oldular.
İkinci Senenin Mühim Olayları
1)Ramazan Orucunun Farz Kılınması 
2)Sadaka-ı Fıtr’ın Vacip Kılınması
3)İlk Bayram Namazının Kılnması
4)Hz. Rukiye’nin Vefatı
5)Ebudderda’nın Müslüman Olması
6)Ali’nin Evlenmesi Hz. Fatma ve Hz.
7)Peyganberimizin Kızı Hz. Zeyneb’i Mekke’den Getirtmesi
8)İlk Kurban Bayramı Namazının Kılınması




















































HİCRETİN ÜÇÜNCÜ SENESİ

Bedir Savaşı
 (Hicretin 3. cü senesi Rebiulevvel ayı)
Bedir Zaferi sonucu Araplar Müslümanların onlara da saldırabileceği için endişe duyuyorlardı. Beni muhariblerden Gavres Gatafan Kabilesine mensup sahabe ve Muharipoğullarından  adam toplayarak Medine'ye baskın düzenledi. Peygamber Efendimiz bu durumu haber aldı ve aralarında atlının da bulunduğu adamlarla üzerlerine yürüdü. Durumu haber alıp saklanmışlardı. Sadece Cebir adında bir esir alındı. O da Müslüman oldu.
Gavres'in Suikast Teşebbüsü
Çapulcuların tepelere sığındığını öğrenen Efendimiz bir müddet orada bekledi. Peygamberimiz'in yalnız olduğunu farkedince Gavres'e haber verdiler. Ve Gavres harekete geçti. Kılıcını alarak Efendimiz'in başına dikildi. Fakat Gavres o esnada iki omzu arasına gaipten bir darbe aldı. Ve kılıç elinden düştü. Düşen kılıcı Efendimiz alıp ona doğrultunca korkup Müslüman oldu.
Uhud  Savaşı
Müşrikler Bedir'in  acısını bir türlü unutamıyorlardı. Şam ticaret yollarının Peygamberimiz tarafından kontrol altında tutulmasıda Müşriklerin gururuna dokunuyordu. Kureyş Müşrikleri bu sefer Irak yoluyla Şam'a ticaret kervanlarını göndermeye başlamışlardı. Ama Peygamber Efendimiz bunu haber almış ve seriyye göndererek bu yoldan giden ticaret kervanlarını kıstırarak mallarına el koymuştu.
Bu olaylar Müşriklerin kin ve nefretini arttırıyordu,ve intikam için yanıp tutuşan Müşrikler artık büyük bir ordu hazırlamak kararındaydılar. Bunun için Arabistan'daki diğer kabileleri de yanlarına almak istiyorlardı. Civar kabilelerden gelenler ve para ile kiralananlarında katılmasıyla üçbin kişi  bulmuşlardı. Böylece Kureyş hazırlıklarını tamamlamış ve sefere çıkmıştı. Efendimiz durumu haber alınca Kureyş ordusunu gözetlemesi için birkaç sahabiyi Mekke'ye gönderdi. Sahabiler yolda Kureyş ordusunu gördüler ve hemen Medine'ye gelip haber verdiler.
Ashapla İstişare
Efendimiz ensar ve muhacirlerin ileri gelenlerini topladı ve kendileriyle istişarede bulundu. Peygamber Efendimiz'in kanaati Medine'yi içten müdafa etmekti. Fakat Bedir Savaşı'nda bulunmayan genç sahabiler, Bedir Savaşı'nda gazilerin ve şehidlerin yüksek derecelerini işitmekte ve kendileri bulunamadığı için düşmanı Medine dışında karşılamayı istiyorlardı. Efendimiz ekseriyetin düşmanı Medine dışında karşılamak istediğini anlayınca muharebeyi açık arazide yapmaya karar verdi.
İslam Ordusu
Müslümanlar sayıca Müşrik ordusunun üçte biri kadardı. İslam ordusu harekata hazırlanmıştı. İslam ordusu Seriyye tepesine geldiğinde arkasında ki Abdullah Bin Ubey'in Yahudi müttefiklerden oluşan topluluğu fark etti. Daha sonra Müslüman olmadıklarını öğrenince geri dönmelerini emretti.
İslam Ordusu Karargahı
Efendimiz ordunun saflarını bizzat kendisi tanzim ediyordu .Efendimiz Ayneyn Tepesi'ne elli Muharipten oluşan okçu müfrezesini görevlendirdi. Vazifeleri düşmanın islam ordusunu arkadan sarmasına fırsat vermemekti. Efendimiz okçulara yendiklerini görseler  de  yerlerini terketmemelerini emretmişti.
İki Ordu Karşı Karşıya
İki ordu da hazır bekliyordu.Taraflar birbirine iyice yaklaşmışken Kureyşlilerden Talha Bin Ebi Talha onunla kimin savaşmaya çıkacağını sordu. Bunun üzerine karşısına Hz. Ali çıktı ve ilk kılıç darbesinde başını çenesine kadar yardı. Bu şekilde tam yedi kişi mücahitler tarafından yere serildi. Çarpışma şimşek hızıyla başladı.
Düşmanın BozgunaUğraması  
Mücahitlerin kıyasıya mücadele etmesine dayanamayan Müşrikler kaçışmaya başlamışlardı. Her şeylerini bırakarak can korkusuyla kaçıyorlardı. Fakat düşman ikiye bölünüp harp yerinden uzaklaşırken mücahitler arda kalan ganimaetleri topluyorlardı. Okçular da onlara katılmak için yerlerini terkettiler. Kumandanlarının Efendimiz'in emrini hatırlatması bile fayda etmemişti ve birkaç kişi hariç okçular diğerlerinin yanına gitmişti. Halit Bin Velid emrindeki kuvvetler bunun farkına varmış ve kalan okçuları öldürerek hücuma geçmişti. Hazırlıksız yakalanan mücahitler iki taraftan sarılmış ve bir anda beklenmedik bir yenilgiye uğramışlardı. Önden ve arkadan hücuma uğrayan mücahitler
dağılmak zorunda kalmışlardı.Peygamber Efendimizin yanında onbeş sahabe kalmıştı ve bunlar Efendimizi canları pahasına koruyorlardı.
Netice
Müşrikler daha fazlasını yapamayacaklarını anlayınca geri çekilmeye başladılar.Peygamber Efendimiz yaralıydı. Kendi başına yürüyecek kuvveti kalmamıştı. Mücahitlerden yetmiş kişi esir düşmüştü.
















































HİCRETİN DÖRDÜNCÜ SENESİ

Reci 'Vak'ası
Biri Mauna Faciası
Beni NadirGazası
Peygamberimizin Hz. Ümmü Seleme ile Evlenmesi

Reci'Vak'ası
Uhud harbinden sonra Müslmanları harpteki mağlubiyetleriyle zaafa uğradıkları zannına kapılan etraftaki bazı Araplar da Medine'ye karşı hareketlenmeler başlamıştı. Medine üzerine yürüyebilmek için hazırlıklarını tamamlamışlardı ki Peygamber Efendimiz durumu haber aldı. Müslümanlara karşı intikam ve taarruz hırslarını da bilemiş oluyordu. Düşman masum kılığına girerek Adal ve Kare kabilesine mensup altı kişilik bir heyet gönderdi. Bu heyet Müslüman olduklarını söyleyerek Peygamber Efendimizin huzuruna çıktılar ve Kuran öğretmek amacıyla birkaç sahabi istediklerini söylediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz on sahabiyi onlarla gönderdi.İrşad heyeti ise Reci'deki su başına geldiklerinde adice bir oyuna geldiklerini anladılar ve bir anda yüz kadar okçunun hücumuna uğradılar. Müslümanlar dağa sığındılar fakat etraflarını çevirerek onlara katılmalarını söyleyen Arapları reddettiler. Bunun üzerine yedi sahabi Müşrik oklarıyla şehid oldu.Diğer üç sahabi ise teslim oldular .Sahabilerden Abdullah Bin Tarık bir fırsatını kollayıp kaçarken attıkları oklarla şehid oldu. Diğer iki sahabiyi ise Mekke'de sattılar.
Biri Mauna Faciası
 Beni Amir kabilesinin reisi Peygamber Efendimiz'i ziyaret maksadıyla Medine'ye geldi .Peygamberimize hediye vermek istemesi üzerine Peygamber Efendimiz hediyeyi ancak Müslüman olursa alabileceğinğ söyledi. O anda Müslüman olmasa da İslamiyete karşı gösterdiği alakadan da vazgeçmedi. Efendimizin Necid halkına güvenmediğini söylemesi üzerine Ebu Berra teminat verdi ve Ebu Berra'nın güvenilr biri olması Efendimizn endişesine giderdi. Yetmiş kişiden ibaret olan İrşad heyetini Ebu Berra ile gönderdi. Biri Maun 'a mevkiine vardıklarında Hz.Resulullahın mektubunu Amir Bin Tüfeyl'e götürme vazifesini Haram Bin Milham üzerine aldı. Sahabi mektubu getirip ona teslim etti. Amir ise mektubu okumadan sahabiyi şehid etti. Diğer sahabileri de öldürmek için Ebu Berra' yı yardıma çağırdı. Ancak verdiği sözden dolayı Ebu Berra yardıma yanaşmadı. Mektubu getiren sahabinin geciktiğini gören İrşad heyeti Necid bölgesine doğru yol alırken karşılarında elleri silahlı müşrik topluluğunu buldular. Sahabilerin birkaçı orada şehid oldu. İki sahabi deve gütmeye gittiği için, biri de öldü sanıldığı için terkedilmişti. Deveyi gütmeden gelince gördükleri manzaradan ürperen iki sahaniden biri kendine hakim olamayarak onların peşinden gitti ve şehid olana kadar onlarla çarpıştı. Diğeri ise esir alındı. Öldü sanılan sahabi ise Medine'ye  döndü.
Beni Nadr Gazası
Beni Nadr Resulü Ekrem'le antlaşmaya vardı. Ancak Medine Münafıkları el altından işbirliği yapıyorlardı. Peygamberimiz yanına birkaç sahabi daha alarak anlaşmaya ne kadar sadık olduklarını görmek için yurtlarına gittiler. Efendimiz'i iyi karşılayan yahudiler aralarında Efendimizi öldürmek için daha iyi bir fırsat bulunamayacağını konuşuyorlardı. Fakat içlerinden biri böyle bir şey yapmaya kalkışırlarsa Peygamberimize vahiy geleceğini ve anlaşmanın bozulacağını Yahudilerin köklerinin kuruyacağını söylemesine rağmen kararlarından vazgeçmediler. Peygamberimiz'in üstüne  taş bırakacakları sırada Cebraille haber geldi ve efendimiz tuvalete gidiyormuş gibi gitti. Bunun üzerine Efendimiz onlara karşı kesin tavır takındı ve Muhammed Bin Selemey'le yurtlarından çıkmasını emrettiğini söyledi. Ve on gün içinde burayı terketmezlerse gördüğü herkesin boynunu vuracağını bildirdi. Nadiroğullarının hazırlığa başladıkları sırada Abdullah Bin Ubey mallarını ve yurtlarını bırakıp gitmemelerini, onlara yardım göndereceğini söyledi. Fakat Huyey Bin Ahtap bütün ikazlara kulak tıkadı ve sonu pişmanlık olan gururunda direnip durdu.
Nadiroğulları'nın Muhasara Altına Alınması
Peygamber Efendimiz Nadiroğulları yurduna hareket etti. Efendimizin emrini tekrarladı. Fakat ölüm pahasınada olsa kabul etmediler. Abdullah Bin Ubey onlara cesaret veriyor savaşmalarını söylüyordu. Beni nadir Yahudileri müünafıklara güvenerek diretmeye devam ediyorlardı. Muhasaranın onbeşinci günüydü. Abdullah bin Ubey'in vadettiği yardımları yapmadığını görünce teslim olmayı kabul edip eman ettiler. Efendimiz canlarına dokunmayacağını silahları hariç develere yüklediklerini alıp gitmelerini emretti. Daha sonra da ganimet mallarını muhacirler arasında bölüştürdü.
Diğer Mühim Olaylar
İçki Haram Kılındı
Hz. Zeynep Binti Huzeyme vefat etti
Hz.Ali'nin Annesi Vefat Etti
Fatıma Hatun Vefat Etti
Peygamberimizin Torunu Hz. Hüseyin Dünyaya Geldi
Zeyt Bin Sabit Arap İbrani Ve Züryani Yazısını öğrendi
Hz. Osman'ın Oğlu Vefat Etti
Peygamberimiz Hz. Ümmü Seleme İle Evlendi.

0 yorum

Yorum Gönder